|
Sevgili 24 haber okurlarım; siyaset dünyasından,sanat camiasından ve iş dünyasından
yapacağım çok özel röportajlarla, İÇİMİZDEN BİRİ adı ile yazı dizimle sizlerle
beraber olacağım.
İstanbul'da saklı bir cennet diye adlandırdığım güler yüzlü
İşletmecileri, personeli,lezzetli yemekleri,çok özel fiyatları ile,taksimin göbeğinde çok kişi
tarafından bilinmedik sessiz, sakin,park sorunu olmayan koca çınarların altında hoş zamanlar geçirdiğim,
sevgili dostlarımla buluştuğum, Çarşamba,Cuma,Cumartesi sevgili Emrah ve arkadaşlarının
müzik ziyafetlerinde doyasıya eğlendiğim,Pazar sabahları tüm haftanın yorgunluğunu attığım,kahvaltımı
yapıp günlük gazetelerimi okuduğum , lop topumu yanıma alıp yazılarımı yazdığım
hatta arada abartıp bana ilham verdiğine inandığım bu yerde malzemelerimi toparlayıp tablolarımı
yaptığım,(bir çok yazar arkadaşım; buradan inanılmaz ilham aldıklarını söylerler)
günün işten kalan yanlarını geçirdiğim,kenara bir hamak yapsak ta arada, gecede burada kalıp doğada
uyanabilsem diye teklif getirdiğim bu güzel mekan Mühendishane restaurant (adı Mühendishane istanbul Teknik Üniversite
Mezunları lokali ancak sadece üyelerle sınırlı olmayan dilediğiniz zaman gidebileceğiniz bir
mekan)mutlaka gidip görmenizi bir akşam yemeği yemenizi yada bir Pazar branç yapmanızı önereceğim
çok özel bir yer. Ana sayfada göreceğiniz bannerden adresine ve telefonlarına ulaşabilirsiniz.
İşte
bu çok özel mekanda, bugün; çok değerli aynı zamanda sevdiğim bir dostum olan,Tiyatro,sinema,seslendirme,dizi
oyuncusu Sevgili Osman Gidişoğlu ile "İçimizden Biri "yazı dizimin ilk röportajını yapmak
üzere bir araya geldik.Yanımızda Osman'ın sevgili oğlu Sercan'da var.
Özel yaşamı,iş
hayatı,sorunları ve önerileri, Türkiye genel durumuna bakışı üzerine söyleşeceğiz. Ancak
bu röportaj nasıl bitecek çok merak ediyorum renkli kişiliği,sosyal yanı ile yapmış olduğu
çalışmaların,üyesi bulunduğu,dernekler ve sanatçı dostları ile verdiği mücadeleler
öylesine ilginç ki her hikayesi mezun olduğu lise bile başlı başına bir röportaj konusu.
T.B.M.M Başkanı sayın Bülent Arınc'ın okul arkadaşı olması ve bir çok ünlü isimin
Manisa Lisesinden mezun olması gibi...
-Sevgili Osman Gidişoğlu Hoş geldin. Kaç yılında
nerede doğdun? okul yaşamın,Tiyatro maceran
Gidişoğlu: Sevgili Rabia Öncelikle davetin
için teşekkür ederim. 1945 yılında Manisa'da dünyaya geldim. Lise mezuniyetine kadar Manisa'da yaşadım.
Sahne ile ilk Manisa halk evinde tanıştım.1965 yılında Ankara Devlet konservatuarında eğitime
başladım. Bir süre sonra yerime bir vekilin çocuğu alınacağı için ayrılmak zorunda kaldım.(bunu
bir ara anlatacağım)Özel tiyatrolarda çalışmaya başladım Muammer Karaca tiyatrosu ve daha bir
çok tiyatroda görev aldım. Bir süre ara verdiğim dönemlerde seslendirme çalışmalarına hız verdim.
Türkiye genelinde,"mcMillan ve karısı dizisinde "komiser enrigth"tiplemesi ile görüntüsüz sadece sesle ünlü olmuş
birkaç sanatçıdan biriyim. Ana kuzusu,mutlu yüz,Sevdakondu,Evimiz olacakmı,çocuğun var derdin var,emret bakanım
gibi dizilerde , Abuzer kadayıf,Organize işler gibi filmlerde rol aldım. Kabataş erkek lisesinde diksiyon,fonotik
ve mimik dersleri verdim. 1977 yılında T.R.T de sosyal işlerde çalışan Selma hanımla evlendim.1979
yılında da sevgili oğlum Sercan dünyaya geldi.
-Sevgili Osman;Tiyatroya başladığın
yıllar ile şimdi arasında ki farklılıkları anlatırmısın.
Gidişoğlu:
Eski yıllarda,Tiyatromu halkın seviyesine inmeli halk mı tiyatronun seviyesine çıkmalı tartışması
yapılırdı. Gerçek şu ki Tiyatro insanlara ders veren bir okulsa tiyatro oyuncusu da bir eğitmendir.
Bu durumda tiyatrocunun aldığı eğitim çok önemlidir. Cüneyt Gökçer,Asuman Korat,Mahir Canova bu kişilerin
hocalığında yetişen Semih Sergen,Kerim Avşar,Yalın Tolga,Rüştü Asyalı,Engin Şenkan
68 kuşağı önemli isimlerinden birkaçı.78 sonuSelçuk Yöndem,Levent Özdilek gibi isimler 80 yılından
sonrasında yetişen oyuncu yok. Ankara tiyatronun beşiği olmuştur.İstanbul daha bulvar. Ankara
klasik tiyatro,İstanbul çağdaş tiyatroya devam etti.Bu iki karışımı benimseyenler daha
başarılı oldular. Haldun Dormen,Muammer Karaca,Kenterler alaylı gurup klasik ve çağdaşlığı
birleştirdiler. Klasik gurup ileriye gidemedi (okularda) tiyatro merdivenlerinden aşağı inemediler.
İstanbul eğitimden çok eğlenceye yönelikti. Kabere tiyatrosu en güzel örnektir. İlk Haldun Taner
getirmiştir. Türk temaşaası ile gelenekselliği birleştirmiştir. İstanbul tiyatroları
halka inebilmiştir. Devlet tiyatrolarında yanlış oyun politikası, yurt dışından yazarlara
eğilmesi,Türkiye'de oyun yazarlarının yeterince yetişmesini engelledi. Necati cumalı,Turgut Özakman
yazdıkları oyunları oynayacakları salon bulamıyorlardı. Orhan Asena,Hidayet Sayın,Recep
Bilginer yazdıkları oyunların devlet tiyatrolarında oynatılmamasından dolayı rahatsızlardı.(0
yılından sonra Toplumcu yazar ne yazıkki yetişmedi. Özel tiyatrolar; Asaf Çiğiltepe,Vasıf Öngören,Ankara
sanat tiyatrosu Türk yazarların oyunlarını destekliyorlardı.
-Sevgili Sercan, sen bir genç
ve özellikle aileden tiyatro içinde biri olarak bu konuda neler düşünüyorsun?
Sercan: 90 lı yılların
ortalarından sonra,dağınık yapılanma ve toplumun a-politize olması,Eski tiyatroların(kurumsallaşmış)
devamı gibi gözükürken;toplumu eğiten yada etkileyen bir yapı maalesef ki yok ancak daha demokratik olduğu
da bir gerçek.Sinema, televizyon ,bilgisayar v.s.öne çıkışı,ekonomik gücün geriye gitmesi,tiyatrolar için
bir kayıptır.70 li yıllarda seyirci kitlelerine daha fazla ulaşılabiliyordu sayılı salonlara
rağmen. Şimdi bir çok salon ve gurup olmasına karşın saymış olduğum bu etkenler den
dolayı insanların ilgisini çekmiyor.
-Sevgili Sercan senin tiyayatro festivallerini tek tek gezdiğini
biliyorum izlenimlerin neler?
Sercan: Maalesef belli kişiler daima oradalar değişik yüzler görme
şansım olmadı. Stendup gösterileri tiyatroların önüne geçmiştir.1960-1972 yılları arasında
salon önlerinde kuyruklar oluşurken bu artık yok işte o yıllarda eğitici ve öğretici
bir arada toplum bilincinde yaşıyorlardı büyük bir kitle vardı. Oysa bugün tüketimlerin farklılığından
fast-food bir sistem oturdu. Tiyatro için eskiden insanlar para ayırırken şimdi her türlü sıkıntıda
sekteye uğrayan maalesef sanattır.
-İkinizede katılmamak elde değil ben küçükken
Ankara'da rahmetli Anneciğimiz bizi her hafta tiyatroya götürürdü ve derdi ki Tiyatro yaşamın ta kendisidir,kültürdür,görgüdür.
Hiçbir oyunu kaçırmazdık. Ve gerçekten bugün geldiğimiz noktada çok kişinin bu kültürden yoksun olduğunu
görmek çok üzücü, geçen gece bir gösteriye gittim her dakika birilerinin cep telefonu çalıyordu. Oysa eskiden insanlar
derin nefes bile almaktan kaçınırlardı ses sistemleri bugün ki gibi değildi. Dolayısı ile rahmetli
Anneciğimin görgüdür sözü Almış olduğumuz kültürün devamı değil de ne?
-Sistemin
bu anlamda çöküşünde Sevgili Osman bir öz-eleştirin var mı?
Gidişoğlu: Elbette, olmazmı!!!!
!977-1978 yıllarında televizyonun hayatımıza girmesi ile bizlerde yeteneklerimize göre kimimiz oyuncu
kimimiz seslendirme sanatçıları olarak tv de yer aldık. Diziler kanallar çoğaldıkça da biz para kazanmaya
başladık. Yıllarca tiyatro oyunlarından bir ev alamadım ama dizi filmde oynayınca ev sahibi
olabildim. Sistem böyle bizde uymak zorunda idik.
-Sen ne düşünüyorsun Sevgili Sercan?
Sercan:
Tiyatroya gerçekten hizmet verenler;dizilerden para kazanıp yine yeniden tiyatroya yatırım yapan insanlarda
var elbette.Haluk Bilginer,Mahir Günşiray,Müjdat gezen.
-Devlet ödenek veriyor yeterli değil mi?
Sercan: Devletin verdiği ödenek ancak dekor parasına yetiyor.
-Devlet tiyatrosunda
çalışan sanatçılar az-mı kazanıyor?
Gidişoğlu: Devletin sanatçısı
para kazanmıyor. Benim gibi mesleği sadece oyunculuk olanlar var. Devlet tiyatrosuna bağlı değilim.
Benim gibi 150 kişi varsa 100 kişi iş bulamaz. Sosyal güvencemizi bile kendimiz sağlamak zorundayız.
Bu nedenle de dizi oyunculuğu seslendirme işlerinden paramızı kazanmak zorundayız. Devlet tiyatrosunda
çalışan ve para kazanmak için dizilerde oynadıkları için ihtar almış yada istifa etmiş
bir çok arkadaşımız var yeterli olsa kazançları sanırım güvencelerini bırakıp başka
işlere yönelmezler.
-Sevgili Osman ve Sevgili sercan her ikinize de çok teşekkür ediyorum.
Gidişoğlu:
Biz teşekkür ediyoruz Sevgili Rabia
-Değerli okurlarım biz burada kesmedik bu röportajı
konu çok farklı bir yere geldi ancak bunu henüz sizinle paylaşmayacağım. İddialar çok ciddi olduğundan
sorumluluk sahibi bir gazeteci olarak bu iddiaların üzerine gideceğim en kısa zamanda tekrar bir araya
gelip konunun devamını konuşacağız bu iddia emeklilik ve sosyal güvence altına alınmak
için istenen bir liste ile ilgili Hükümete sunulan veee listedeki isimler....O gece çok sevgili Baykal Kent telefonla katıldı
röportajımıza ve siz sevgili izleyenlerine çok selamlarını iletti. Konunun devamında Baykal'ın
açıklamaları da yer alacak. Bu konu bitmez gibi geliyor bana beni izlemeye devam edin diyor,Siz sevgili
okurlarıma sağlık,mutluluk ve huzur diliyorum |
|